Mekke döneminde inmiştir. 28 âyettir. Ağırlıklı olarak cinlerden bahsettiğiiçin “Cin sûresi” adını almıştır. Sûrede ayrıca tevhit, peygamberlik ve öldüktensonra dirilmek gibi meseleler konu edilmektedir.
Cin Suresi Konusu
Sûrenin ana konusu cinler ve bunlara ait özel durumlardır. Sûrede bir cin topluluğunun Hz. Peygamber’den Kur’an dinlediği ve ona iman ettiği, inanç bakımından cinlerin de müminler ve kâfirler olarak ikiye ayrıldığı bildirilmekte ve cinlerle ilgili olarak insanın normal yollardan elde edemeyeceği bilgiler verilmektedir. Ayrıca sûrede Allah Teâlâ’nın varlığı, birliği, büyüklüğü, evrendeki hükümranlığı ve Allah’tan başkasına ibadet edilmemesinin gereği üzerinde durulmuş, öldükten sonra dirilme ve hesap vermeye iman gibi İslâm’ın bazı inanç esasları ele alınmıştır. Gayb bilgisinin Allah’a mahsus olduğu, bu bilgileri ancak kendisinin razı olduğu kimselere bildireceği ve Allah’ın ilminin kuşatıcılığı ifade edilerek sûre sona ermiştir.
Cin Suresi Nuzül
Cin Suresi Nuzül
Mushaftaki sıralamada yetmiş ikinci, iniş sırasına göre kırkıncı sûredir. A‘râf sûresinden sonra, Yâsîn sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
Abdullah b. Abbas’ın naklettiği rivayete göre bir gün Hz. Peygamber ashabından birkaç kişiyle birlikte Ukaz panayırına doğru giderken Nahle denilen yerde onlara sabah namazını kıldırmıştı. Onun namazda okuduğu âyetleri işiten cinler bu âyetlerin tesirini derinden hissedip hayranlık duymuşlar, bu olayı kendi topluluklarına da anlatmışlar ve Kur’an’a inandıklarını, artık rablerine hiçbir şeyi ortak koşmayacaklarını açıklamışlardır. İşte bu olay üzerine Cin sûresi inmiştir (Buhârî, “Tefsîr”, 72).
De ki: Cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle söyledikleri bana vahyolundu: “Biz, doğru yolu gösteren harika bir okuma dinledik ve ona iman ettik. Artık kesinlikle rabbimize kimseyi ortak koşmayacağız.
De ki: Cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle söyledikleri bana vahyolundu: “Biz, doğru yolu gösteren harika bir okuma dinledik ve ona iman ettik. Artık kesinlikle rabbimize kimseyi ortak koşmayacağız.
Halbuki biz (daha önce, göğü) dinlemek için onun oturulabilecek yerlerinde otururduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse kendisini gözetleyen bir alev topuyla karşılaşıyor.
Eğer (kullarımız) hak yolda dosdoğru yürürlerse kendilerini, içinde denemek üzere nimetlere boğarız; kim de rabbini anmaktan yüz çevirirse Allah onu gitgide artan bir azaba uğratır.
Eğer (kullarımız) hak yolda dosdoğru yürürlerse kendilerini, içinde denemek üzere nimetlere boğarız; kim de rabbini anmaktan yüz çevirirse Allah onu gitgide artan bir azaba uğratır.
Şunu da söyle: “Şüphe yok ki, Allah’ın dinini tebliğ edip gönderdiklerini yerine ulaştırmadıkça beni de Allah’a karşı kimse koruyamaz; O’ndan başka sığınılacak kimse de bulamam.” Artık Allah’a ve resulüne isyan edenler bilsinler ki, içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi onları beklemektedir.
Şunu da söyle: “Şüphe yok ki, Allah’ın dinini tebliğ edip gönderdiklerini yerine ulaştırmadıkça beni de Allah’a karşı kimse koruyamaz; O’ndan başka sığınılacak kimse de bulamam.” Artık Allah’a ve resulüne isyan edenler bilsinler ki, içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi onları beklemektedir.c