Kitabımızı Tanıyalım
Yükleniyor…

Zâriyât Suresi

60 Ayet
Bismillahirrahmanirrahim
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
وَالذَّارِيَاتِ ذَرْواًۙ

(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir.

51:1
فَالْحَامِلَاتِ وِقْراًۙ

(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir.

51:2
فَالْجَارِيَاتِ يُسْراًۙ

(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir.

51:3
فَالْمُقَسِّمَاتِ اَمْراًۙ

(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir.

51:4
اِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌۙ

(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir.

51:5
وَاِنَّ الدّ۪ينَ لَوَاقِـعٌۜ

(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir.

51:6
وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الْحُبُكِۙ

(7-8) Yollara (yıldızların dolaştığı yörüngelere) sahip göğe andolsun ki, muhakkak siz, (peygamber hakkında) çelişkili sözler söylüyorsunuz.

51:7
اِنَّكُمْ لَف۪ي قَوْلٍ مُخْتَلِفٍۙ

(7-8) Yollara (yıldızların dolaştığı yörüngelere) sahip göğe andolsun ki, muhakkak siz, (peygamber hakkında) çelişkili sözler söylüyorsunuz.

51:8
يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ اُفِكَۜ

Ondan (Peygamber'den) çevrilen çevrilir.

51:9
قُتِلَ الْخَرَّاصُونَۙ

(10-11) Cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve "Muhammed şairdir, delidir" diyen) yalancılar kahrolsun!

51:10
اَلَّذ۪ينَ هُمْ ف۪ي غَمْرَةٍ سَاهُونَۙ

(10-11) Cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve "Muhammed şairdir, delidir" diyen) yalancılar kahrolsun!

51:11
يَسْـَٔلُونَ اَيَّانَ يَوْمُ الدّ۪ينِۜ

"Ceza günü ne zaman?" diye sorarlar.

51:12
يَوْمَ هُمْ عَلَى النَّارِ يُفْتَنُونَ

(13-14) Ateş üzerinde azaba uğratılacakları gün (görevli melekler onlara şöyle der): "Azabınızı tadın! İşte acele isteyip durduğunuz şey budur."

51:13
ذُوقُوا فِتْنَتَكُمْۜ هٰذَا الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تَسْتَعْجِلُونَ

(13-14) Ateş üzerinde azaba uğratılacakları gün (görevli melekler onlara şöyle der): "Azabınızı tadın! İşte acele isteyip durduğunuz şey budur."

51:14
اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ

(15-16) Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi.

51:15
اٰخِذ۪ينَ مَٓا اٰتٰيهُمْ رَبُّهُمْۜ اِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذٰلِكَ مُحْسِن۪ينَۜ

(15-16) Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi.

51:16
كَانُوا قَل۪يلاً مِنَ الَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ

Geceleri pek az uyurlardı.

51:17
وَبِالْاَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ

Seherlerde bağışlama dilerlerdi.

51:18
وَف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّٓائِلِ وَالْمَحْرُومِ

Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır.

51:19
وَفِي الْاَرْضِ اٰيَاتٌ لِلْمُوقِن۪ينَۙ

(20-21) Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hala görmüyor musunuz?

51:20
وَف۪ٓي اَنْفُسِكُمْۜ اَفَلَا تُبْصِرُونَ

(20-21) Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hala görmüyor musunuz?

51:21
وَفِي السَّمَٓاءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ

Gökte rızkınız ve size vaad olunan şeyler vardır.

51:22
فَوَرَبِّ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِ اِنَّهُ لَحَقٌّ مِثْلَ مَٓا اَنَّكُمْ تَنْطِقُونَ۟

Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki o (size va'dolunanlar), sizin konuşmanız gibi gerçektir.

51:23
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ ضَيْفِ اِبْرٰه۪يمَ الْمُكْرَم۪ينَۢ

(Ey Muhammed!) İbrahim'in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi?

51:24
اِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَاماًۜ قَالَ سَلَامٌۚ قَوْمٌ مُنْكَرُونَ

Hani onlar, İbrahim'in yanına varmışlar ve "Selam olsun sana!" demişlerdi. O da "Size de selam olsun." demiş, "Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler" (diye düşünmüştü).

51:25
فَرَاغَ اِلٰٓى اَهْلِه۪ فَجَٓاءَ بِعِجْلٍ سَم۪ينٍۙ

Hissettirmeden ailesinin yanına gidip, (pişirilmiş) semiz bir buzağı getirdi.

51:26
فَقَرَّبَهُٓ اِلَيْهِمْ قَالَ اَلَا تَأْكُلُونَۘ

Onu önlerine koydu. "Yemez misiniz?" dedi.

51:27
فَاَوْجَسَ مِنْهُمْ خ۪يفَةًۜ قَالُوا لَا تَخَفْۜ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَامٍ عَل۪يمٍ

(Yemediklerini görünce) onlardan İbrahim'in içine bir korku düştü. Onlar, "korkma" dediler ve onu bilgin bir oğul ile müjdelediler.

51:28
فَاَقْبَلَتِ امْرَاَتُهُ ف۪ي صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَق۪يمٌ

Bunun üzerine karısı bir çığlık kopararak yönelip elini yüzüne vurdu. "Ben kısır bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?)" dedi.

51:29
قَالُوا كَذٰلِكِۙ قَالَ رَبُّكِۜ اِنَّهُ هُوَ الْحَك۪يمُ الْعَل۪يمُ

Onlar dediler ki: "Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir."

51:30
قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ اَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ

İbrahim, onlara: "O halde asıl işiniz nedir ey elçiler?" dedi.

51:31
قَالُٓوا اِنَّٓا اُرْسِلْـنَٓا اِلٰى قَوْمٍ مُجْرِم۪ينَۙ

(32-34) Onlar şöyle dediler: "Biz suçlu bir kavme (Lut'un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik."

51:32
لِنُرْسِلَ عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِنْ ط۪ينٍۙ

(32-34) Onlar şöyle dediler: "Biz suçlu bir kavme (Lut'un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik."

51:33
مُسَوَّمَةً عِنْدَ رَبِّكَ لِلْمُسْرِف۪ينَ

(32-34) Onlar şöyle dediler: "Biz suçlu bir kavme (Lut'un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik."

51:34
فَاَخْرَجْنَا مَنْ كَانَ ف۪يهَا مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَۚ

Orada (Lut'un yöresinde) bulunan mü'minleri çıkardık.

51:35
فَمَا وَجَدْنَا ف۪يهَا غَيْرَ بَيْتٍ مِنَ الْمُسْلِم۪ينَۚ

Zaten orada bir ev halkından başka müslüman bulamadık.

51:36
وَتَرَكْنَا ف۪يهَٓا اٰيَةً لِلَّذ۪ينَ يَخَافُونَ الْعَذَابَ الْاَل۪يمَۜ

Orada, elem dolu azaptan korkacaklar için bir ibret bıraktık.

51:37
وَف۪ي مُوسٰٓى اِذْ اَرْسَلْنَاهُ اِلٰى فِرْعَوْنَ بِسُلْطَانٍ مُب۪ينٍ

Musa kıssasında da ibret vardır. Hani biz onu açık bir delil ile Firavun'a göndermiştik.

51:38
فَتَوَلّٰى بِرُكْنِه۪ وَقَالَ سَاحِرٌ اَوْ مَجْنُونٌ

O ise kuvvetine güvenerek yüz çevirdi ve "Bu bir büyücü veya delidir" dedi.

51:39
فَاَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ وَهُوَ مُل۪يمٌۜ

Bunun üzerine biz de kendisini ve ordularını yakalayıp denize attık. O ise (pişman olmuş), kendini kınıyordu.

51:40
وَف۪ي عَادٍ اِذْ اَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الرّ۪يحَ الْعَق۪يمَۚ

Ad kavminde de ibretler vardır. Hani onların üzerine köklerini kesen rüzgarı göndermiştik.

51:41
مَا تَذَرُ مِنْ شَيْءٍ اَتَتْ عَلَيْهِ اِلَّا جَعَلَتْهُ كَالرَّم۪يمِۜ

Üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül ediyordu.

51:42
وَف۪ي ثَمُودَ اِذْ ق۪يلَ لَهُمْ تَمَتَّعُوا حَتّٰى ح۪ينٍ

Semud kavminde de ibretler vardır. Hani onlara, "Bir süreye kadar faydalanın bakalım" denmişti.

51:43
فَعَتَوْا عَنْ اَمْرِ رَبِّهِمْ فَاَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ وَهُمْ يَنْظُرُونَ

Derken Rablerinin emrinden uzaklaşıp azmışlardı. Bu yüzden bakınıp dururken kendilerini yıldırım çarpıvermişti.

51:44
فَمَا اسْتَطَاعُوا مِنْ قِيَامٍ وَمَا كَانُوا مُنْتَصِر۪ينَۙ

Artık, ne yerlerinden kalkmaya güçleri yetti, ne de başkasından yardım görebildiler.

51:45
وَقَوْمَ نُوحٍ مِنْ قَبْلُۜ اِنَّهُمْ كَانُوا قَوْماً فَاسِق۪ينَ۟

Bunlardan önce de Nuh kavmini helak etmiştik. Çünkü onlar fasık bir toplum idiler.

51:46
وَالسَّمَٓاءَ بَنَيْنَاهَا بِاَيْدٍ وَاِنَّا لَمُوسِعُونَ

Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.

51:47
وَالْاَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ

Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz.

51:48
وَمِنْ كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık.

51:49
فَفِرُّٓوا اِلَى اللّٰهِۜ اِنّ۪ي لَكُمْ مِنْهُ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌۚ

O halde Allah'a koşun. Şüphesiz ben, size O'nun katından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.

51:50
وَلَا تَجْعَلُوا مَعَ اللّٰهِ اِلٰهاً اٰخَرَۜ اِنّ۪ي لَكُمْ مِنْهُ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌ

Allah ile beraber başka bir ilah edinmeyin. Gerçekten ben, size, Allah tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.

51:51
كَذٰلِكَ مَٓا اَتَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ اَوْ مَجْنُونٌ

İşte böyle! Onlardan öncekilere hiçbir peygamber gelmemişti ki, "O bir büyücüdür" yahut "bir delidir" demiş olmasınlar.

51:52
اَتَوَاصَوْا بِه۪ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ

Onlar bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler (ki hep aynı şeyleri söylüyorlar)? Hayır, onlar azgın bir topluluktur.

51:53
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَٓا اَنْتَ بِمَلُومٍۘ

Onun için, onlardan yüz çevir. Artık kınanacak değilsin.

51:54
وَذَكِّرْ فَاِنَّ الذِّكْرٰى تَنْفَعُ الْمُؤْمِن۪ينَ

Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü'minlere fayda verir.

51:55
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ

Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

51:56
مَٓا اُر۪يدُ مِنْهُمْ مِنْ رِزْقٍ وَمَٓا اُر۪يدُ اَنْ يُطْعِمُونِ

Ben, onlardan bir rızık istemiyorum. Bana yedirmelerini de istemiyorum.

51:57
اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُوالْقُوَّةِ الْمَت۪ينُ

Şüphesiz Allah rızık verendir, güçlüdür, çok kuvvetlidir.

51:58
فَاِنَّ لِلَّذ۪ينَ ظَلَمُوا ذَنُوباً مِثْلَ ذَنُوبِ اَصْحَابِهِمْ فَلَا يَسْتَعْجِلُونِ

Şüphesiz zulmedenler için (önceki müşrik) arkadaşlarının azap payı gibi payları vardır. Artık azabımı acele istemesinler.

51:59
فَوَيْلٌ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ يَوْمِهِمُ الَّذ۪ي يُوعَدُونَ

Uyarıldıkları günlerinden dolayı vay o inkar edenlerin haline!

51:60